Glutatyon, vücudun ürettiği güçlü bir antioksidan olup, sistein, glutamik asit ve glisin aminoasitlerinden oluşur. Hücre hasarını önlemeye yardımcı olduğu, toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırdığı ve DNA onarımında rol oynadığı düşünülmektedir. Karaciğerde doğal olarak üretilen bu bileşik, enerji metabolizması ve bağışıklık sisteminin desteklenmesi açısından da kritik öneme sahiptir.

Glutatyonun Vücuttaki Rolü

Glutatyonun, toksinlerin hücrelerden atılmasını sağlayarak karaciğerin detoksifikasyon işlevini desteklediği belirtilmektedir. Karaciğer, detoksifikasyon sürecinde iki aşamalı bir sistemle çalışır:

Birinci Aşama: Toksinlerin kimyasal olarak parçalanması ve işlenmesi.
İkinci Aşama: Glutatyonun toksinlere bağlanarak bunları inaktif hale getirmesi.

Düşük glutatyon seviyelerinin, Parkinson hastalığı ve diğer nörodejeneratif hastalıklar gibi sağlık sorunlarıyla ilişkili olduğu bildirilmektedir. Ayrıca, glutatyonun oksidatif stresle mücadelede önemli bir araç olduğu ifade edilmektedir.

Lipozomal Glutatyon Nedir?

Lipozomal glutatyon, glutatyon moleküllerinin lipit tabakalarıyla çevrelendiği özel bir formdur. Bu yapı, glutatyonun biyoyararlanımını artırabilir ve hücrelere doğrudan taşınmasını kolaylaştırabilir. Lipozomal formun, enerji üretimini destekleme, bağışıklığı artırma ve beyin sağlığını koruma gibi olumlu etkileri olabileceği değerlendirilmektedir. Özellikle lipozomların kan-beyin bariyerini aşabilmesi, glutatyonun nörolojik fonksiyonları desteklemede etkili olabileceği yönünde yorumlanmaktadır.

Karaciğer ve Detoksifikasyon

Karaciğer, vücudu toksinlerden arındıran ana organdır. Glutatyonun bu süreçte kimyasal toksinlerin etkisiz hale getirilmesine yardımcı olduğu belirtilmektedir. Bu durum, özellikle sigara dumanı, ilaçlar ve çevresel kirleticilere maruz kalan bireylerde glutatyonun önemini artırmaktadır.

Kaynak:

ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4684116

pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19558212